Sanki tüm seslerin özgürlüğü ellerine verilerek ortalığa salınmış. Duvarlar inceltilmiş aradaki tüm doğal veya doğal olmayan setler darmaduman edilmiş. Kendilerini ev içlerinde, salonlarda ya da iş merkezlerinde hapsedilmiş gibi duyumsayan sesler, duvarları tekmeleyip dışarı çıkarken, dışarıdaki sesler de yükten kurtulmak istercesine, benzer yöntemlerle kapalı yerlere kaçmakta. Anlaşır ses, bu devinim içerisinde anlaşılmaz olmakta. Genel anlamdaki anlaşırlık, sürece bağlı olarak, anlaşılmazlığı isteğiyle seçmiş gibi yansıtılmakta. Anlaşılmazlık doğal olarak paydasızlığı dayatmakta yaşama.
Paydasız seslerin ya da başka şeylerin varlığı, ortak noktalardan uzaklaştığı için karmaşa çukuruna doğru sürüklenmekte her şey. Çoğalan farklı sesleri özgürlük gibi sunma çabasını da, ufak ufak ısınma hareketlerine başlamakta. Kısaca kaos başat duruma geçmekte.
Aslında, bir arada yaşamanın bilinci derinlere yerleşmediğinden, ayrı ayrı yaşamanın kötülük çiçekleri açma macerasına başlamakta. Çünkü bu kötülük çiçekleri ‘ben’ kokmaktan başka bir işe yaramazlar. Renk renk görünen yalan kimlikleri salt kandırmaca içindir.
Durdum bir kenarda, aklı başında sesleri ayırayım ve ortak bir paydaya taşıyayım diye. Onca gelip geçen yanımdan selam verdi ve ilerlediler ilerideki yol ayrımına. Bu gerçeğin kendisiydi ve ben sesimi kaybetmiştim.
Herkes kendi sesinde mutluydu ve ses kaosu, bilinçli bir eylem olarak yaşamın içine sokulmuştu birileri tarafından.
Saray, 05 Haziran 2022
BİR AKŞAMÜSTÜ ŞİİRİ
Bizim sokakta düğün var
Ayağımda zonklayan bir acı
Kalkıp onları seyredemem
Davulun gergin tenine vuran tokmak
Anlatıyor bana her şeyi
*
Düşlüyorum karşılıklı dizilmiş sandalyeler
Yine karşı karşıya masalar
Pencerelerden
Kapı aralarından meraklı bakışlar
Kimi geçmişi özlüyor
Kimi acıyor gelin damada
Bunca yaşama sonrasında
*
Bizim sokakta düğün var
Ayağımda zonklayan bir acı
Görmesem de gelin ve damadı
Barış güvercini uçuruyorum yüreklerine
Saray, 05 Haziran 2022
Hasan Hüseyin Yalvaç