Milli İktisat
Özellikle soğuk savaşın sona ermesinden sonra Neo-Liberalizm ya da kapitalizm, emperyalizm tarafından tek doğru olarak dayatılmasına rağmen bu anlayışa alternatif yönetme biçimleri ortaya çıkmaktadır.
Tamamını OkuyunÖzellikle soğuk savaşın sona ermesinden sonra Neo-Liberalizm ya da kapitalizm, emperyalizm tarafından tek doğru olarak dayatılmasına rağmen bu anlayışa alternatif yönetme biçimleri ortaya çıkmaktadır.
Tamamını Okuyunİçinde yaşadığımız günlerde, toplumların her türlü problemlerine çözüm olarak önerilen insan hakları, demokratikleşme gibi kavramlar kullanılıyor. Bu günlerde din haline getirilen kavramlar Neo-Liberal piyasa ekonomisi ve demokrasi oluyor.
Tamamını Okuyunİslam ahlakının yaşandığı bir ortamda özellikle gençler devlete, millete karşı saygı ve sevgi dolu olurlar. Güzel ahlaklı bir genç askere, polise saldırmaz tam tersine devletin güvenlik güçlerine saygı duyar, sahip çıkar yardımcı olur.
Tamamını OkuyunMilli Devlet her hangi bir sınıf ve zümreye imtiyaz tanımayan devlettir. O bütün tabakaların, bütün içti mai birimlerin hak ve menfaatini koruyan savunan dengeleyen ve milletin vicdanında saygı ve itibar bulan ve bizzat milletin teşkilatlanmasından doğan bir otoritedir. Mazlumlar ve mağdurlar haklarını alamazlarsa, kin ve intikam duygularıyla teşkilatlanarak, devlet kurarlar. Onun için Milletler Devletlerden hak ve adalet beklerler.
Tamamını OkuyunBatının toplumsal gelişmesi, buna karşı İslam toplumlarının gerileyişinin aynı tarihlere rastlaması tesadüf değildir. İstanbul’un fethiyle birlikte (1453) doğunun ve batının ticari merkezleri Osmanlı’nın eline geçmiştir. Batının dünya sömürü sistemi büyük bir darbe almıştır. Ancak Batı yeni koloniler oluşturmak ve yeni sömürü merkezleri oluşturmak üzere keşiflere koyulmuştur.
Tamamını OkuyunPüritenler’in eski ahitten aldıkları düşünce bilinçli bir biçimde tanrı’nın seçilmiş halkına ait olan vaat edilmiş topraklardan Kenan halkını yok etmek misyonudur. Katliam uygulayan Püritenler yaptıkları bu insanlık dışı uygulamaları kendi dini liderlerinin kontrolünde gerçekleştiriyorlardı. Kutsal misyonlarını yerine getiriyorlardı. Öyle ki Kızılderili erkek, kadın ve çocuklar tümüyle Eski Ahit kurallarına göre katlediliyorlardı. Batı dünyasının tarihi boyunca […]
Tamamını OkuyunKendi modern değerleriyle İslam’ın yozlaştırılması istenmektedir. Sözün kısası, emperyalizm Protestan bir İslam yaratmaya çalışmaktadır. Bu anlayışın arka planında, Protestan araştırmacıların, kapitalizmin ve Bilimsel ilerlemenin temelinde Protestan ahlak olduğu iddiasına dayanmaktadır.
Tamamını OkuyunGünümüzde, yalnız Türkiye’nin değil, bütün Ortadoğu’nun siyasi ve rejim haritaları değiştirilmektedir. Birinci Dünya Savaşı sırasında Ortadoğu cetvelle denilebilecek tarzda bölümlere ayrılmıştı.
Tamamını OkuyunMedeniyetler tarihine bakıldığında, bütün medeniyetlerin öncelikle eylem planında ortaya çıktıkları, daha sonra düşünce ve estetik çerçevesinde bir dünya nizamı sundukları görülür. Bir düşüncenin, bir hareketin medeniyet haline gelmesi düşünce gelişimi ve estetik etrafında bir dünya kurmasıyla mümkündür. Bu manada estetik medeniyetin kimliğine ait bir unsur olarak önümüze çıkar.
Tamamını OkuyunArapça bir kelime olan ahlak, “Huy” manasındaki “Hulk” kelimesinin çoğuludur. Hulk kelimesi ise din, tabiat ve seciye manalarına gelir. Nefis anlamını da ifade eder.
Ahlakın bir çok tarifi yapılmıştır. Bunlar arasında İmam Gazali ve Kınalızade Ali Efendi gibi ulemanın benimsediği ahlak, “Nefiste iyice yerleşen melekedir ki fiil ve davranışlar fikri bir zorlamaya tabi tutmadan bu meleke tarafından ortaya çıkan huydur.” şeklinde yapılan tariftir.
Tamamını OkuyunRönesans, hümanizma, aydınlanma denilen bütün bu terimler, modernleşmeyi anlatmaya çalışmaktadır. Modernleşme terimi Latince “modernus” kelimesinden alınmıştır. Modernus ise “Moda”dan türetilmiştir. Moda ise eski Latince’de “Hemen şimdi” demektir. Modernleşme ise, eski zamanların toplum tipinden günümüzdeki toplum tipine doğru bir değişme anlamına gelir. Tarihsel süreçte toplumsal bazda meydana gelen olaylar devamlı bir değişim ve gelişim içerisindedir. […]
Tamamını Okuyun1- AKIL Akılcılık, bilginin kaynağının akıl olduğunu; doğru bilginin ancak akıl ve düşünce ile elde edilebileceği tezini savunan felsefi yaklaşıma verilen isimdir. Buna göre, kesin ve evrensel bilgilere ancak akıl aracılığı ile ve tümdengelimli bir yöntem ile ulaşılabilir. Bilginin, sadece deney ötesi yöntemlerle de elde edilebileceği savunulur. Akılcılık her bireyin, her çeşit ve değişmez akli […]
Tamamını OkuyunSosyolojik anlamda kültür, millet denilen toplum tipiyle bütünleşmiştir. Millet tarihi gelişmelerin mahsulüdür. Atatürk’ün millet tarifi çok sade ve pratiktir. “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türk halkına Türk Milleti denir”. Biraz ayrıntıya giren Atatürk’e göre bir cemiyete millet diyebilmek için, tamamen ve kısmen bir arada bulunması gereken şartlar şunlardır…
Tamamını OkuyunHz. Peygamber’den sonra Müslümanlar güçlü devletler kurmuşlardır. Belli dönemden sonra bu güçlü devletlerde ne yazık ki aynı seviyede güçlü bilimsel çalışmalar yapılmamıştır. Daha önce ortaya konmuş dini eserler bile yorumlar yazılarak varlıklarını devam ettirmişler; her şeylerini de buna göre ayarladıklarından ve zamanında yenilikler ve atılımları yapamadıklarından, Batı karşısında gittikçe gerilemişlerdir.
Tamamını OkuyunBaşlangıç olarak İslam’ın ve Kur’an’ın aydınlanmaya bakışını ele alırsak aydınlanma konusu daha iyi anlaşılacaktır. Öyleyse önce İslam’ın ve Kur’an’ın ne dediği önemlidir. Bu konuda insanlara ne gibi mesajlar gelmiştir? Bu konuda insanlar ve Müslümanlar neler yapmışlardır? Herkesin bildiği gibi Kur’an’dan çok önce Tevrat, sonra Zebur, sonra da İncil gelmiştir. Bütün bunlar yüce İslam dininin kitaplarıdır. […]
Tamamını OkuyunBatı’daki etkisini değerlendirebilmek için daha çok Tuleytula (Toledo), Napoli ve Sicilya gibi merkezlerde yoğunlaşan bu çevirilerin, XI. yüz yıl sonlarında başladığını, bu dönemdeki çevirilerin tabiat bilimlerine ve matematiğe yönelik olduğu görülmektedir.
Tamamını Okuyunİslam dünyasında niçin Batı’dakine benzer bilimsel aydınlanma gerçekleşememiştir ya da Beyt’ül Hikme‘de yürütülen çeviri etkinliği ile önemli bir düşünce mirasına ve düşünce yoğunluğuna sahip olan ve onu işleyerek geliştiren İslam dünyasında, belirli bir süre sonra neden akıl tutulması yaşanmıştır? Bu sorulara verilecek cevaplar, ideolojik yanları bulunan Batı ve Doğu merkezciliklerini bilimsel bir süzgeçten geçirmek için […]
Tamamını OkuyunMeselenin sosyolojik boyutunu anlamamız için, aydınlanmanın dayandırıldığı Eski Yunan‘ın toplum yapısını değerlendirmemiz gerekir. Tarihi ve etnolojik araştırmalar, Marx ile Engels‘in ve diğerlerinin kendi ideolojik yönlerine göre kullanmış oldukları tespitleri bir kenara bırakacak olursak aydınlanmacı, modernist, aydınların bir gerçeği tespit ettikleri görülür. Modernistlerin ülküleştirdiği ve ideallerindeki topluma temel yapmak istedikleri Eski Yunan’ı tanımakta fayda vardır. […]
Tamamını OkuyunDoğu Roma’nın ortadan kaldırılması feodal çağın bitimine denk düşen önemli bir olaydır. Toplumsal olayları dönemin egemen ilişki biçimi ve gerekli değer yargıları ile ilişkilendirmek, o toplumsal olayları anlamada önemli bir rol oynamak tadır. Burada temel referans “Tarih Bilgisi” ve “Tarih şuuru”dur. Mesela, ilk medenileşmiş toplumlar Mezopotamya, Mısır, Anadolu, Hindistan ve Çin’de olmasına rağmen, neden daha sonra tarih sahnesine çıkan antik Yunan daha etkili olmuştur? Antik Yunan’dan çıkılan yolun sonu; önce İtalyan Rönesans’ı, daha sonra aydınlanma ve Fransız devrimidir.
Tamamını OkuyunAvrupa’daki endüstri devrimleri de bu sürecin maddi temelini oluşturmuştur. Yeni ve bambaşka toplumsal ve ekonomik ilişkiler içerisinde yaşamaya başlayan insanlar, ortaya çıkan yeni düşünce biçimleriyle dünyaya farklı gözlerle bakmaya başlamışlardır. Bunun sonucunda modern yaşamın temelleri atılmıştır.
Tamamını OkuyunÖte yandan bilim de aydınlanma çağına öncülük eder. Bu çağda ayrıca çok yoğun bilimsel gelişmeler kaydedilir. On beşinci yüzyıldan itibaren, yeni keşifler ve gelişmeler ortaya çıkmaya başlar. İcatlar bu süreci hazırlamış, bunun sonunda da karanlık çağ olarak değerlendirilen Orta Çağ’ın sonuna gelinmiştir.
Tamamını OkuyunBatı olarak ifade ettiğimiz gelişmiş toplumlar söz konusu gelişmişlik payesini elde ederken uzun ve sıkıntılı bir süreçten geçmiştir. Kendilerine göre daha alt seviyede bulunan toplumların dillerine yerleşen, ancak, Avrupalıların kendi içlerinde yeniden doğuş olarak tanımladıkları batılılaşma, modernleşme ve çağdaşlaşma olgusu çok sıkıntılı bir biçimde ortaya çıkmıştır.
Tamamını Okuyunİçinde yaşadığımız süreç küreselleşme sürecidir. Kapitalizm; sömürgecilik ve emperyalizm dönemlerinden sonra, yeni bir dalga olan küreselleşme süreci ile sömürü alanını genişleterek, bu haince planı uygulamaya sokmuştur. İletişim, haberleşme ve ulaşım konularında küreselleşmeyi ve insan refahını toplumlara propaganda ederken yeni ve uçarı bir sömürü düzenini dünya mazlumlarına dayatmaktadır.
Tamamını Okuyun