Zaman mı akıyor ayrımına varamıyorum, yoksa çok derin düşüncelerin girdabında her an görevini yapan zamanın gidişini mi unutuyorum? Bir şey var ki, ne olursa olsun senin yokluğun o zamanla birlikte netleşiyor, kalın bir çizgiye dönüşerek yaşamımı sarıp sarmalıyor. Hem üşüyorum, hem canım acıyor. Gidenin bıraktığı boşluk, içinde yaşanmışlık olduğu için dolmuyor yani unutulmuyor. Dört yıl çekip gitmiş. Emin ol sıradan bir gidiş değil bu dört yıl. Hem yaşlandığım için hem de yokluğundan ötürü, her şeyden alınarak, incinerek bir sonraki güne geçebilen bir zaman akışı bu. Anlaşılamamak, en yakın çevrenden başlayarak dünyada yaşama biçimine dönüştürülen aptallık, sürekli yanı başında. Bir yaşam düşün herkes ağzını gökyüzüne açmış , (menfaat) çıkar…çıkar (menfaat)…(menfaat) çıkar… diye bağırıyor. Açık ağızlarına girenleri çiğnemek için bile ağızlarını kapatma gereğini duymuyorlar. Var sen anla ne hale düştüğünü insanların. Gerçekten de insanları sürekli bir kimlik değişimine sokak sistem, bunda da oldukça başarılı. Yadsımak olanaksız. Başkalarını kötüleyerek kendini iyi göstermek gittikçe yaygınlaşıyor. Kimse kimsenin artısına saygı duymuyor. Değişimin kimliği soruşturulmadan alkışlanıyor. Hızlı solculuktan, yavaş solculuğa, durgunluğa derken, sağa ve dinciliğe kadar giden bir değişim gündemde. Yani sevgili iki ucu değil her yanı boklu değneğe dönüştürdüler yaşamı.
Tamamını Okuyun